Yazilar

<< Terug naar home | Haber

Posted by Gazeteci
May 31, 2015

Avrupalı Türklerin TBMM’de temsili bir kazançtır

Amsterdam Tartışmalarının 39.’sunda “Genel Seçimlere Doğru Yurt Dışında Yaşayan Türkler” ele alındı.

“Türkiye’nin köken ülke olarak yurt dışında yaşayan vatandaşlarına karşı, Anayasa’nın 62. Maddesinde de ifade edildiği gibi, onların ana dillerini ve kültürel kimliklerini yaşatmaları noktasında yükümlülükleri vardır.”

Türkevi Topluluğunun organize ettiği, AK Parti İstanbul 2. Bölge milletvekili adayı Mustafa Yeneroğlu ve Hacettepe Üniversitesi Göç ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (HUGO) Müdürü Doç. Dr. Murat Erdoğan’ın konuşmacı olarak katıldıkları Amsterdam Tartışmalarının 39’su 27 Mayıs Cuma günü gerçekleştirildi.

web123rqfwdesacx

Doç. Dr. Murat Erdoğan kurum olarak Avrupa’da seçmen davranışları ile alakalı yaptıkları araştırmaların sonuçlarını katılımcılarla paylaştıktan sonra bu sonuçlarının nasıl okunması gerektiği konusundaki düşüncelerini belirtti. İlk defa geçtiğimiz yıl Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yaşadıkları ülkelerde oy verebilme fırsatı yakalayan yurt dışı Türklerinin bu fırsatı iyi değerlendiremediklerini ve katılımın beklenenin çok altında gerçekleştiğini söyleyen Erdoğan, şayet bu seçimlerde de katılım yine çok düşük olursa Türkiye’nin Yurt Dışı Türkler politikasında radikal değişikliklerin gündeme gelebileceğini iddia etti.

Murat Erdoğan’ın altını çizdiği bir diğer husus ise yurt dışındaki Türklerin bu seçimlerde çok kritik bir rol oynayacağı gerçeğidir. Partiler de bunun farkında oldukları için ciddi çalışmalar yürütmektedirler diyen Erdoğan, hem AK Parti hem de HDP’nin yurt dışından gelecek oylarla kritik sınırları zorlayabileceğini söyledi.

web1rfw3qdesac

Erdoğan yine, bugüne kadar Türkiye’nin yurt dışında yaşayan Türklere hak ettikleri değeri vermediğini ve her dönemde onları bir araç olarak gördüğünü söylerken, Türkiye’nin onları bir dönem para kaynağı olarak gördüğünü, bir dönem lobicilik beklediğini ve şimdi de oy kaynağı olarak gördüğüne vurgu yaptı.

Doç. Dr. Murat Erdoğan’dan sonra söz alan AK Parti İstanbul 2. Bölge Milletvekili adayı Mustafa Yeneroğlu Avrupa Türklerinin temel meseleleri ve gerek Türkiye gerekse yaşanılan ülkelerin göç süreci boyunca onlara karşı tavırlarını kendi bakış açısından ifade edip, siyasete de bugüne kadar dillendirdiği meselelere çare olabilmek maksadıyla girdiğini söyledi. Avrupa Türklerinin zaman içinde bir takım (kurgusal) kimlikler geliştirdiği ve çoktan ‘gurbetçi’ tanımının dışına çıktığını ve bu insanların artık kendilerini yaşadıkları ülkelerin bir parçası hissettiklerini ve kendilerini yaşadıkları ülkelerde evlerinde gibi hissettiklerini belirten Yeneroğlu, bu durumun Türkiye’ye karşı hislerde bir değişikliğe sebep olmadığını söyledi.

Yeneroğlu, göç sürecinin geldiği noktayı, ne yaşadığımız ülkeler ne de köken ülke Türkiye’nin sağlıklı bir şekilde okuyabildiğini, bir şeyler yapılmaya çalışıldıysa da bunun söylemden öteye gidemediğini, hatta siyasi retoriğin bir parçası yapıldığını söyledi. Yeneroğlu: “Halbuki Türkiye’nin köken ülke olarak yurt dışında yaşayan vatandaşlarına karşı , Anayasa’nın 62. Maddesinde de ifade edilen, ana dilini ve kültürel kimliğini yaşatması noktasında yükümlülüğü olduğunu düşünüyorum. Ancak Türkiye’nin bu meselelerle ilgili söylemin ötesinde sağlıklı bir çalışma yapmadığını hepimiz biliyoruz.”

Avrupa ülkelerinin azınlıklar arasında ayrımcılık yaptığını, ulusal azınlıklarını müzelik gibi görüp korumaya çalışırken, sonradan oluşan azınlıkları asimile etmeye çalıştığını söyleyen Yeneroğlu, Türkiye’nin de bu konuda bir politikasının olduğunu söyleyemeyiz dedi. Azınlık haklarıyla alakalı iki önemli anlaşmada Türkiye’nin imzası olmadığını, kendi azınlıklarıyla var olduğunu düşündüğü sorunlarından dolayı Türkiye’nin bunları imzalamaktan çekindiğini söyleyen Yeneroğlu, yine Avrupa Ülkeleriyle yapılan ikili kültürel anlaşmaların çoğunun göç süreci öncesinde yapıldığını, hatta halen ikili kültürel anlaşmalar yapmadığımız ülkeler olduğunu söyleyen Yeneroğlu, şayet Avusturya ile böyle bir anlaşmamız olsaydı geçtiğimiz aylarda kabul edilen İslam yasasının gündeme gelmesi mümkün olmazdı dedi.

Türkiye’nin 2002’ye kadar olan süreçte her bakımdan beklentilere cevap vermekten çok uzakta olduğunu, ancak şimdi durumun çok farklı olduğunu ve artık Türkiye’nin sağlıklı politikalar üretmek kaydıyla yurt dışında yaşayan vatandaşlarına hizmet verebilecek güçte olduğunu söyleyen Yeneroğlu, ortaya çıkaracağımız çözümlerin Türkiye’nin sağlıklı bir temele oturmuş ve tüm kurumları içerisinde de koordine edilebilecek bir diaspora politikasının belirlenmesiyle mümkün olduğunu düşünüyorum dedi. Türkiye’nin dil ve kültür politikaları oluşturması gerektiğini ve bunların siyasi değil teknik bir dille ifade edilmesi ve Türklerin yaşadıkları ülkeler tarafından da bir tehdit unsuru olarak görülmeyecek şekilde formüle edilmesi gerekir diyen Yeneroğlu, dil ve kültür politikalarına ilaveten din özgürlüğü temeline oturmuş bir de din politikası geliştirilmelidir dedi.

Avrupa Türk sivil toplumunun kendi meselelerine duyarsız kaldığının da altını çizen Yeneroğlu, Türkiye’nin dışarıda bir diasporası olduğunu ama, diasporanın diaspora olduğunun farkında olmadığını, aynı şekilde Türkiye’nin yurt dışında yaşayan 6 milyonu aşkın Türkün farkında olmadığını söyledi.

TBMM’ye seçilmesi halinde mesaisini tüm bu dillendirdiği konulara ayıracağını ve işinin zor olduğunun şuurunda olduğunu söyleyen Yeneroğlu’nun Türkiye siyaseti için bir kazanç olacağı kesindir. Kendisinin meselelere sağduyulu yaklaşımı ve siyasi retorikten çok sosyolojik yaklaşımı onun siyasete katma değeri olacaktır.

 

Amsterdam Tartışmaları Bülteni

May 31, 2015
blog comments powered by Disqus
Loading posts...