Yazilar

<< Terug naar home | Analiz Haber

Posted by Gazeteci
Jun 23, 2016

Gemileri yakamayız, birlikte çalışmalıyız…

Alman Federal Parlamentosunun geçtiğimiz haftalarda sözde Ermeni soykırımı ile ilgili aldığı karar başta olmak üzere devamında bazı Avrupa ülkelerinde Türkiye ve Türklerle ilgili yapılan açıklamalar Avrupa Türk diasporasını derinden düşündürmektedir.

Bu anlamda Alman ve Hollanda siyasi parti sözcülerinin medyada yer alan sözleri zaman zaman maksadını aşmaktadır. Açıklamalar sosyal medyada yersiz tartışmalara vesile olmakta ve korku senaryoları yazılmaktadır. İşte Hollanda İşçi Partisi lideri Diederik Samsom’un Türkiye ile ilgili medyaya yansıyan tartışmalı sözleri bunun tipik bir örneğidir. Bu ve benzeri gelişmeleri fırsat bilen bazı çevreler, mal bulmuş magribi gibi, Avrupa Türk toplumu ile içinde yaşadıkları ülkelerin karar vericilerini karşı karşıya getirmek için ellerinden geleni yapmaktadırlar.

Elbette, Avrupa genelinde Türkiye, Türklere ve Müslümanlara karşı olan bir grup siyasetçi, medya mensubu, akademisyen vardır. Bunlar tarih boyunca olmuşlardır. Hatta bu gruplar, farklılığı çoğu zaman beslemişler, kaşımışlar ve bir çatışma aracı olarak görmüşlerdir. Bunun en bariz örneğini Türkiye – Avrupa Birliği ilişkilerinde görmekteyiz. Bu zihniyet Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne giremeyeceğini, bunun Türkiye’nin Müslüman kimliğinden kaynaklandığını açık açık ifade etmektedirler.

Ancak, yarım yüzyılı aşan bir süreyle Avrupa ülkelerinde yaşayan Avrupa Türk diasporası olarak, tüm Avrupalıların böyle düşündüklerini söyleyemeyiz. Her toplumun olduğu gibi Avrupa’nın da sağduyusu vardır. Kültürlerin eşit olduğunu, hiç bir kültürün diğer kültüre egemen olamayacağını savunan siyasetçi, medya mensubu, düşünce insanı vardır. Bunlar da Avrupa’daki olumsuz gelişmelerden en az bizim kadar rahatsızdırlar. Örneğin mülteci krizinde Hollanda gazetelerinde yayınladıkları manifestoyla bu düşüncelerini kamuoyuyla paylaşmaktadırlar.

Böyle bir Avrupa mazarası varken, sanki tek tip bir Avrupa varmış gibi hareket edip, ‘artık etnik bazda siyasi partilerimizi kurmalıyız’, ‘kendi sorunlarımızı kendimiz savunmalıyız’ gibi çıkışlar yapmak, ya maksatlı ya da Avrupa’yı iyi analiz edememektir. Örneğin, Alman siyasi partilerindeki Türk isimli milletvekillerinin tutumu bize, siyasi katılım mücadelesinde yeni stratejiler tespit edilmesi gerektiğini işaret etmektedir.

Bütün olumsuzluklara rağmen, farklı siyasi partilerin içinde aktif ve etkin olan sağduyu sahibi Türkler siyasi mücadelelerini parti içinde kalarak vermelidirler. Parti içinde stratejik müttefikler bulunarak, siyasi katılım ve temsil mücadelelerine devam etmelidirler. Diğer taraftan, demokratik bir hak olarak geleneksel partilerin dışında bir parti kurarak veya kurulan partilerde yer alarak da siyasi mücadele verilmelidir. Her iki şekilde de mevcut siyasi teşekküllerle ipler koparılmamalıdır. Gemiler yakılmamalıdır. Birlikte çalışılmalıdır.

Türkevi Topluluğu

Jun 23, 2016
blog comments powered by Disqus
Loading posts...