Yazilar

<< Terug naar home | Türkiye'den

Posted by Gazeteci
May 27, 2014

İsrail Genelkurmay Başkanına yakalama kararı

Mavi Marmara gemisine saldırı davasında, dönemin İsrail Genelkurmay Başkanı Rau Aluf Gabiel Ashknazi’nin de aralarında bulunduğu 4 sanık hakkında yakalama kararı verildi.

İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi, Mavi Marmara gemisine saldırı davasında, döneminİsrail Genelkurmay Başkanı Rau Aluf Gabiel Ashknazi, Deniz Kuvvetleri Komutanı Eliezer Alfred Marom, İstihbarat Başkanı Amos Yadlin, Hava Kuvvetleri Komutanı Avishay Levi hakkında, yakalama kararı verdi. Heyet, sanıklar hakkında, “kırmızı bülten” çıkarılması için ilgili kurumlara yazı yazılmasına hükmetti.

İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada, avukatların taleplerine ilişkin ara kararlar açıklandı.

Buna göre mahkeme heyeti, dönemin İsrail Genelkurmay Başkanı Rau Aluf Gabiel Ashknazi, Deniz Kuvvetleri Komutanı Eliezer Alfred Marom, İstihbarat Başkanı Amos Yadlin ile Hava Kuvvetleri Komutanı Avishay Levi hakkında, yakalama kararının çıkarılmasına hükmetti.

Mahkeme heyeti, 4 sanık hakkında “kırmızı bülten” çıkarılması için ilgili kurumlara yazı yazılmasına karar verdi.

İHH İnsani Yardım Vakfı Başkanı Yıldırım

İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı Başkanı Bülent Yıldırım, Mavi Marmara gemisine saldırı davasıyla ilgili, “Türkiye’de çok cesur hukukçular var. Umarım bu cesur hukukçular bugün bu imzayı atacaklar, yakalama kararını bütün dünyaya gösterecekler. Aksi halde bizim yüzümüz mahcup, hiç kimsenin huzuruna çıkamıyoruz” dedi.

Gazze’ye insani yardım taşıyan Mavi Marmara gemisine Akdeniz’in uluslararası sularında düzenlenen saldırıya ilişkin dönemin İsrail Genelkurmay Başkanı Rau Aluf Gabiel Ashknazi’nin de aralarında olduğu 4 sanığın yargılandığı davanın duruşmasına verilen arada bir grup, Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı önünde toplandı.

Ellerinde Filistin bayrakları bulunan gruptakiler, “Ne özür ne tazminat, siyonist çeteyle bütün ilişkiler kesilsin” ve “Siyonist katiller hesap verecek” pankartı açtı.

İsrail aleyhine sloganlar atan gruba, duruşmadan çıkan avukatlar da cüppeleriyle katıldı.

Grup adına açıklama yapan Yıldırım, konuşmasına Manisa’nın Soma ilçesindeki maden faciasında hayatını kaybedenlere rahmet dileyerek başladı.

Yıldırım, Mavi Marmara gemisine düzenlenen saldırıda yaralanan Uğur Süleyman Söylemez’in 4 yıl sonra tedavi gördüğü hastanede geçen hafta vefat ettiğini söyledi.

“İsrail, Mavi Marmara’nın unutulmasını hedefliyor”

İsrail’in Mavi Marmara’nın unutulmasını hedeflediğini, Türkiye’de de bazı kesimlerin kendilerine, “Bu Mavi Marmara’dan ne zaman ineceksiniz?” diye sorduğunu belirten Yıldırım, “Biz Mavi Marmara’ya binmedik ki inelim. Biz adalet zeminine, özgürlük zeminine bindik. Biz hakkı müdafaa ettik. Biz yetimlerin başını okşamak için, kimsesizlere ses olmak için gittik. Bu kutsal düşüncelerden inmemiz mümkün mü ki Mavi Marmara’dan inelim” diye konuştu.

Asıl sorunun Mavi Marmara’ya saldıranlara sorulması gerektiğini ve bazı zalimlerin yüreklerinin siyonistleştiğini dile getiren Yıldırım, “Onlar ikide bir İsrail’in yanında yer almaya başlamışlar. Onun için biz Mavi Marmara’dan ömrümüzün sonuna kadar inmeyeceğiz. Mavi Marmara’ya sadece Müslümanlar binmedi. Yahudiler, Hristiyanlar, ateistler, Müslümanlar, her çeşit dinden, ırktan, milletten insanlar bindi. Bir erdemliler ittifakı yapıldı. Şimdi bizler bunun için dünyanın her tarafında davalar açıyoruz” ifadelerini kullandı.

Yıldırım, davanın Türkiye’de iki yıl sonra zorla açılabildiğine işaret ederek, “Biz bugün içeride İsrail’i yargılamıyoruz, Mavi Marmara’nın hakkını da aramıyoruz. Biz bugün içeride adaleti arıyoruz. Dünyada adalet var mı yok mu, hukukun üstünlüğü var mı yok mu, bunu arıyoruz” dedi.

Her gittikleri yerde kendilerine, “Ölenler Türkiye vatandaşı, hala niçin yakalama kararı çıkmıyor bu ölümlerle ilgili?” sorusunun sorulduğunu aktaran Yıldırım, bunlara cevap vermekte zorlandıklarını söyledi.

Bülent Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Bu davanın maddi delilleri mi yok? 6 milyar insan canlı canlı şahit oldu. Ama birtakım siyasi kaygılardan dolayı bu davalara müdahale edildiğini düşünüyor bazıları. Ben kendilerine söylüyorum; Türkiye’de çok cesur hukukçular var. Umarım bu cesur hukukçular bugün bu imzayı atacaklar, yakalama kararını bütün dünyaya gösterecekler. Aksi halde bizim yüzümüz mahcup, hiç kimsenin huzuruna çıkamıyoruz.”

Yıldırım, bazı yabancıların kendilerine çok ilginç bir şeyi hatırlattığını aktararak, şöyle devam etti:

“Dediler ki, ‘Mavi Marmara saldırısı Akdeniz’de olmadı. İskenderun’daki deniz askeri üssünden başladı. Çünkü 00.30’da önce İsrail kaynaklı birtakım kişiler, İskenderun’daki deniz kuvvetlerine saldırdı, 7 kişiyi vurdular, şehit ettiler. Mavi Marmara’daki şehitlerle 17 kişi oldu ahirete gidenlerin sayısı. İskenderun’daki deniz kuvvetleri esasen İsrail’e en yakın liman. Örgüt ilk defa deniz kuvvetlerine saldırdı. Daha sonra saldıran kişi yakalanıyor, bunun Tel Aviv ile olan ilişkileri çıkıyor. Fakat ne oluyor? İki gün böyle kıyıda köşede yazıldı, sonra unutturuldu. Deniz kuvvetlerine saldırarak, ‘Mavi Marmara’ya saldıracağız ama sakın harekete geçmeyin’ gözdağını veriyor. Ondan sonra da İsrail, ‘Bak biz sizin askerlerinizi bile vurdurduk, çok ileri giderseniz sizi de vurdururuz’… Nitekim sorgu sırasında bize ‘sizi öldüreceğiz’ diye tehditlerde bulundu. Biz onların taşeronlarını da biliyoruz. Biz hiçbir şeyden korkmuyoruz. Biz onurumuzu, adaletimizi, cesaretimizi kendi nefsimize tercih etmeyiz. Bunu herkes bilsin.”

“İsrail ile en güzel ilişki sıfır ilişkidir”

İsrail ile anlaşılıp anlaşılmamasıyla ilgilenmediklerini, bunun bürokratların işi olduğunu vurgulayan Yıldırım, İsrail ile en güzel ilişkinin sıfır ilişki olduğunu kaydetti.

Yıldırım, 31 Mayıs’ta Sultanahmet Meydanı’nda yürüyüş gerçekleştireceklerini aktararak, “Bütün halkımız davetli. Herkese diyor ki, Mavi Marmara unutuldu. Ama görecekler, binlerce onbinlerce insanı 31 Mayıs’ta yürüyüş yaparken. 31 Mayıs bizim hesap günümüzdür. İsrail’den bu yaptığı katliamın hesabını soracağız. Her 31 Mayıs hesap günü olarak ilan edilmiştir” diye konuştu.

“Bu davadan asla vazgeçmeyeceğiz”

Birilerinin bu davalarda geri adım atacaklarını asla düşünmemesi gerektiğinin altını çizen Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bize öyle teklifler geldi ki biz yumuşasak, o teklifleri kabul etsek, dünyanın en büyük mal varlığına sahip kuruluşu olurduk. Biz bunları reddetmişiz, şimdi mi yumuşayacağız? Bu ahlaksızlar bize aynen şunu söylüyor; ‘Biz gelir sizi öldürürüz, önünüze de tonlarca para koyarız, siz bu paralara dayanamazsınız’. Ben söylüyorum; o gemiye binenler arkalarında tonlarca parayı ve mal varlığını, evlatlarını, ailelerini bırakarak bindi. Onun için biz bu davadan asla vazgeçmeyeceğiz ve mazlumların yanında yer alacağız.

Bize ne diyorlar biliyor musunuz? ‘Acaba birtakım kişiler, enerji anlaşması yapmak için mi bu normalleşme sürecini başlatmak istiyor?’ İsrail de davaları şart koşuyor. Acaba mahkemeler de siyasi davranıp, bu süreci uzatıp anlaşmalar yapıldıktan sonra bu işi rafa mı kaldıracak? Normalleşme, şu, bu, falan filan… Şunu da unutmayın. Evet, İsrail özür dilemiştir elhamdülillah. Bu Türkiye’nin çok büyük başarısıdır. Tazminat, şu, bu, bunlar kısmi başarılardır. Ablukanın kalkması, ambargonun kalkması olmadığı müddetçe tam bir başarıdan söz edilemez.”

Bir gazetecinin, “Son şehitle ilgili hemen her konuda taziyede, açıklamalarda bulunan Fethullah Gülen’in bir açıklaması olmadı. Siz bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz. Mavi Marmara olayında paralel yapılanmanın rolü nedir?” sorusuna Yıldırım, şu yanıtı verdi:

“Bugüne kadar duruşmalar uzadı, hep ‘paralel yapı’ dedik. Şimdi bu paralel yapı kısmen bertaraf edildi. Şimdi bakacağız başka bir derinlik var mı bu işin içinde. İkincisi biz taziye yayınlayan herkesin kendisinin kazanacağına inanıyoruz. Ama bir şey hatırlatmak istiyorum; aslında biz bir özür bekliyoruz. Çünkü bize denildi ki o zaman röportajda, ‘Buna Birleşmiş Milletler karar versin’. Yani Fethullah Gülen bey Birleşmiş Milletler’e havale etti işi. Birlemiş Milletler karar verdi. İnsan Hakları Komisyonu, yüzde 100 İsrail’i haksız gördü. Biz daha haklı olduğumuzu kime teyit ettireceğiz, Allah aşkına? Allah katında haklı olduğumuzu biliyoruz, çünkü yetimlerin yanındaydık. Tarih, toplum nezdinde haklıyız. Uluslararası mekanizmalar da bizi haklı gördü. Umarım şehitlerin yakınlarının üzüntüsünü bu şekilde giderirler.”

“Davalardan vazgeçme hakkı hükümetin değil”

Yıldırım, iki ülke hükümetleri arasında görüşmeler yapıldığına ilişkin soru üzerine Yıldırım, bu anlaşmalardan haberlerinin olmadığını, konuyu kendilerinin de basından takip ettiğini söyledi.

Bülent Yıldırım, “Yalnız bizim sayın Başbakanın bir duruşundan haberimiz var. Kendisi bunu ifade etti. Asla davalardan vazgeçilmeyecek. Çünkü davalardan vazgeçme hakkı hükümetin değil, davalar bağımsız yargının konusudur” dedi.

İsrail’de birtakım bürokratların, özellikle medya mensuplarının, Türkiye’nin davalardan vazgeçtiği sözünü verdiğini belirttiğine dikkati çeken Yıldırım, “Bu sözü bürokraside kim verdiyse, Allah katında, toplum nezdinde ve bizim nezdimizde çok büyük bir ihanet etmiş olur. Bu davalardan vazgeçilmez. Bu davalar sadece Türkiye’de şehit olan 10 kişiyi, İskenderun’da şehit olan 7 kişiyi kapsamıyor ki? Bu bütün Filistinlilerin geleceğini, bütün dünya vicdan hareketinin geleceğini ilgilendiriyor. O nedenle bu davalardan vazgeçmek isteyenler bu kötü niyetinden vazgeçsinler öncelikle” değerlendirmesinde bulundu.

Yıldırım, herkesin Türkiye’de yakalama kararının çıkmamasını siyasi baskının varlığına bağladığını ve cesur hukukçuların suçlandığına işaret ederek, “O nedenle artık bunun ötesi yok. Bugün yakalama kararı mutlaka çıkmalı ki, bundan sonra ‘Türkiye’de bağımsız hakimler var’ diye dünyadaki bütün mazlumların Türkiye’ye gözünü dönmesi gerekiyor” ifadesini kullandı.

AA | İSTANBUL

May 27, 2014
blog comments powered by Disqus
Loading posts...