Yazilar

<< Terug naar home | Analiz Haber

Posted by Gazeteci
Mar 08, 2017

Kime oy vereceksiniz?

PvdA partisi adayı Emine Bozkurt geçtiğimiz günlerde Türk federasyonunda bir konuşma yaptı.

Konuşmasında Hollanda’da ki Türklerin oy kullanma oranlarına vurgu yapan Bozkurt şunları söyledi:

“Başlamadan önce sormak istiyorum sizlere, kimler oy kullandı bugüne kadar Hollanda’da? Peki Türkiye’deki genel seçimler için mi, Hollanda genel seçimler için mi oy kullandınız?
Istatistiklere göre Hollanda’da yaşayan Türkler’in Türkiye seçimlerinde oy kullanma oranları, Hollanda seçimlerinde oy kullanma oranlarından çok daha yüksekti.

Elbette kalbimiz Türkiye ile birlikte atıyor, elbette oy kullanalım, ama aynı heyecanla Hollanda seçimlerinde de oy kullanalım.

Hatta kendimiz oy kullanmaya gittiğimiz gibi ailemizin, eşimizin dostumuzun, komşularımızın kullandığından da emin olalim. Çünkü bizim, çocuklarımızın hayatı burada. Hollanda seçimleri bizleri doğrudan etkiliyor. Bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de maalesef yabancı düşmanlığı yükseliyor ve aşırı sağ partiler yükselişte. Yani hem bizlere karşı ayrımcılığın kural haline gelmesi tehlikesi var, hem de sağ partilere sosyal güvencelerimizin alınması riski.

O yüzden, ben en önemlisinden başlamak istiyorum: sandıklara gidin, oy kullanın. Futbol sahalarda oynanır. Tribünlerde ızleyici olmak yerine, hayatımızı etkileyecek bu en önemli konuda oyuncu olun. Dışardan bakarak, şikayet ederek değil, oy kullanarak, demokratik haklarımızı kullanarak bizleri, ailelerimizi etkileyen konuları etkileyebiliriz. Oy kullanmazsak ancak tribünlerde kendi halimize seyirci kalırız. Bugün burada olan hepimiz, bütün siyasetciler bu konuda hemfikiriz.

Peki kime oy vereceksiniz? Işte burada ben ve arkadaşlarım farklı düşünüyoruz.

Benim için bu sorunun cevabı siyasetçi olmadan önce de belliydi zaten. İşçi ailelerinin çocukları olarak bugün bizler burdaysak, arkadaşlarım Hollanda Parlamentosu’nda, ben dr Avrupa Parlamentosu’nda halkı temsil etmişsek, bunu PvdA’nın temsil ettiği sosyal demokrasiye borçluyuz.

Ben Zaandam’ın Poelenburg semtinde bir işçi ailesinin çocuğu olarak büyüdüm. Ve yaşadığım çevrede sosyal demokrasinin etkilerini doğrudan yaşadım, hepimiz yaşadık.

Çifte vatandaşlık, göçmenlere seçme ve seçilme hakkı verilmesi doğrudan sosyal demokrasinin bir getirisidir. Bizler oy kullanıyorsak, bu sosyal demokrasi sayesindedir.

Çünkü eşitlik, sosyal demokrasinin en temelinde var. Sosyal devlet ilkesi sayesinde sosyal güvencelerimiz, ödeneklerimizi var. Yaşanan ekonomik kriz sonucunda VVD gibi partiler çok uğraştı kesmek için ama sosyal demokrat pvda direndi. Ve geri alınmak istenen her sosyal ve ekonomik hak için direnmeye devam edecek.

Evet, eğitim hakkımız var, fakir mahallelerden çıkıp iyi okullara gittik. Ama çocuğu olan hepimiz biliyoruz ki mücadele bitmedi. Hala karşılaştığımız sorunlar var, çocuklarımızı düşük seviyedeki okullara yönelendirme eğilimi var. Işte bunlarla mücadele etmeyi hedefleyen bir partiyle oy vermek çok önemli.

Ben 2004’ten 2014’e kadar Avrupa Parlamentosunda milletvekiliydim. 10 yıl boyunca hem Türkiye ile hem de Hollanda’da yaşayan Türklere ilgili sayısız çalışma yaptım.

Emekli olup Türkiye’ye dönen vatandaşlarımızın ödeneklerinde kesinti yapılmasına karşı, yaşanan ayrımcılıklara karşı ve Türklerin Hollanda toplumunda daha iyi temsil edilmesi için sürekli çalıştık, gençlerimizi destekledik, siyasete katılımı desteklemek için hep gençlerle bir araya geldim, üniversitelere, derneklere gittim. Avrupa Komisyonu’nun gündemine hep Türklerin sorunlarını taşıdım, bu sorunları çözüm bulunması için gece gündüz çalıştım.

Sorunlar, şikayetler iletebilsin diye kapım her zaman açıktı, gerek e mail ile gerek toplantılar sırasında bana ulaştırılan tüm sorunlara ilgilenmek hep en büyük önceliğim oldu. Ve şimdi bu çalışmalarıma Hollanda Parlamentosu’nda sizleri temsil ederek devam etmek istiyorum. Ve sizlere özellikle bizleri en çok ilgilendiren konularda yapmayı amaçladığımız şeyleri anlatmak istiyorum.

Bizim için seçim programımımızın en önemli konulari herkesin bir iş’te çalışması ve o işten geçimini sağlayabileceği bir para kazanmasını sağlamak, bütün çocukların eşit imkanlara sahip olması, eşit iş’e, eşit ücret kazanılması. Bunlar zaten sosyal demokrasinin en önemli konuları ve her ne olursa olsun bunlar için mücadele etmeye devam edeceğiz.

PvdA için çok önemli olan bir konu farklı grupların birlikte yaşadığı mahallelere, Hollanda’da yaşayan herkesin gittiği okullara,spor ve kültür merkezlerine ve derkenlere yatırım yapmaya devam edilmesi. Çünkü birbirimizle komşu olarak, çocuklarımızı beraber oynatarak bu ülkede hep beraber yaşayabiliriz ancak. Ayrı ayrı birbirimizi tanımadan olmaz.

Öğretmenleri vatandaşlık konusunda daha iyi eğitmek istiyoruz. Çocuklar birbirini dinlemeyi, anlamayı küçük yaşta öğrensin istiyoruz. Ön yargıların farkına varsınlar, kendilerin de yapılması müsaade etmesinler, başkalarına da fark etmedrn yapmasınlar istiyoruz.

Eşitlik ve ayrımcılık yapma yasağı sözde kalmasın, bu ülkede yaşayan herkes burada yaşayanların buraya evim diyenlerin çeşitliliği ile gurur duysun istiyoruz. Bunu da hem veliler, hem okullar hem de yetkililer ile ortak pedagojik bir koalisyon kurarak yapacağız. Ayrımcı düşünceler ve davranışlardan çocuklarımızı koruyacağız. Çünkü ayrımcılığa uğramış çocuk içine kapanır, psikolojik sorunlar yaşar, bu sorunlar çocuklarımızı istenmeyen yönlere, kötü arkadaşlara alışkanlıklara çekebilir. Ayrıca ayrımcılık ile mücadele etmek için daha çok uzman polis işe alacağız. Ve ayrımcılık yasaklarının daha etkili olarak uygulayacağız. Ayrımcılığa uğramış insanların polise erişimini kolaylaştıracağız.

Polis’te bir kültür değişimi yaratacağız. Hepmizin, çocuklarımızın maruz kaldığı etnik kimliği yüzünden kimlik sorulması, arabalarımızın durdurulması, iş yerlermize aniden denetim yapılması gibi durumları engellemek için polisleri daha iyi eğitecegiz ve onların farkındalıklarını artıracağız.

Hollandaca dilinin öğrenimi toplumda iyi yerlere gelmek ve kendi ayaklari üzerinde durabilmek için çok önemli. Eğer dil kurslarının parasını ödemede zorlanıyorsa, devlet yerim etmeli.

Irkçılığı, nefret suçu olarak kabuk ediyoruz ve ırkçılık yapanlar için mevcut cezaları yükselteceğiz. Irkcilik yapanların belirlenmesi ve haklarinda soruşturma açılması için savcilara daha çok yetki vereceğiz.

Ve hepimizin ilk isimize başvurduğumuz anda itibaren yaşadığımız işyerindeki ayrımcılığa sosyal demokratlar olarak engel olmak için ne gerekiyorsa yapacağız. Kamu kuruluşlarında anonim iş başvurularında kural yapacağız. İse girdikten sonra da ayrımcılık devam ediyor elbette. Buna da mani olacak planlarımız var. Daha çok denetimler yapılması için işyerinde ayrımcılık ile ilgili denetim yapan kurumların kapasitesi arttırılacak. İşyerinde ayrımcılıkla ilgili şikayette bulunmak önemli, bu konuda bilgilendirmelere ağırlık vereceğiz. Ayrıca, ağır ayrımcılık hallerinde bunu yapanların açıklanmasını istiyoruz. Bunun şirketleri için ağır bir yaptırım olacağını düşünüyoruz.

Ne yaparsak yapalım, Türkiye’de ya da Hollanda’da kime oy verirsek verelim, birbirimizle kavga etmeyelim. Bizim birbirimize düşmemizden yanlızca yabancı düşmanları sevinir. Bakın zaten Hollanda’nin sosyal, ekonomik, politik hayatinda, iş hayatinda, üniversitelerde, televizyonlarda, radyoda Türkler’e ayrılan yer ne kadar az. İse başvuran çoğu gencimiz başvurularına cevap bile alamıyor.

Bizim yapmamız gereken birlik olarak, birlikte güçlü olarak, bize ayrılmış olan bu alani büyütmek. Ancak birlik olarak bize ayrımcılık yapanlara karşı güçlü bir lobi olarak iş yerlerinde, sosyal hayatin her alanında kendimize daha çok yer açabiliriz. Biz birbirimizle kavga edersek ne olur biliyor musunuz:

Bize ayrılmış olan bu küçücük pasta dilimi için birbirimizi kırar dökerız. Pastanin en büyüğünü de rahat rahat diğerleri yer. Hayır! O pastada bize düşen pay daha fazla. Biz bunu görmeliyiz. Bu oyuna gelmemeliyiz. Bize “alın sizin payınız bu, birbirinizi yiyin o pay için” derlerse, ki diyorlar. Bizim hakkımız dilimde değil, bütün pastada vardir, çünkü hepimiz bu ülkenin vatandaşıyız.

Bizim yapmamız gereken “Hayır, biz birlikte daha güçlüyüz, ve daha büyük bir dilim hak ediyoruz” demektir. Her yerde, değişik siyasi partilerde, sivil toplum olarak değişik derneklerde, kurumlarda, beraberce bunu yapmamız gerekiyor. Biz sürekli talep edeceğiz, isteyeceğiz ısrarcı olacağız kı bizi dinlemek, bize hakkımızı vermek zorunda kalsınlar. Yoksa bütün enerjimizi kardeş kavgasiyla harcayıp oyunu onların kurallarıyla onlarin bize layık gördükleri küçücük alanda oynamış olacağız. Ve biz kaybedeceğiz.

Işte hep birlikte kazanmak için sizi oy kullanmaya ve birlik olmaya davet ediyorum” dedi.

Mar 08, 2017
blog comments powered by Disqus
Loading posts...