Posted by Gazeteci
Mar 04, 2015
‘Medeniyetimizde ne varsa yok etmeye çalışıyor’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Suriye’de ve Irak’ta bugün terör örgütü DAİŞ, medeniyetimizde, köklerimizde ne varsa yok etmeye çalışıyor” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Bugün de Suriye’de, Irak’ta faaliyet gösteren bir terör örgütü, DAİŞ aynı yöntemi izliyor, medeniyetimizde, kültürümüzde, köklerimizde ne varsa yok etmeye çalışıyor. Musul’da içinde 8 bin nadide eserin bulunduğu böyle bir kütüphane böyle bir örgüt tarafından maalesef yakıldı. Daha önce Timbuktu’da benzer bur hadise yaşandı. Medeniyetimiz geçmişten beri yaşadığı tüm bu kültür katliamlarına, soykırım girişimlerine, aldığı yaralara rağmen varlığını sürdürmeyi başardı, inşallah başaracak” dedi.
Erdoğan, Tophane-i Amire’de, “Kelam’dan Kalem’e Büyük Buluşma” klasik sanatlar sergisinin açılış töreninde, serginin küratörü Mehmet Çebi’yi tebrik ederken, İslam ve Kültür Sanat Platformu tarafından düzenlenen sergiye katkı sağlayan Doğuş Grubu’na, destek veren Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’ne ve İstanbul Sanat Müzesi Vakfı’na teşekkür etti.
Sergide yer alan Kur’an-ı Kerimlerin ve Delail-i Hayrat’ın, fermanların, hatların, el yazmalarının, medeniyete, kültüre, tarihe kazandırılmasında emeği geçen herkesi şükranla yad ettiğini belirten Erdoğan, içerikleriyle, tasarımlarıyla, verilen emekle muhteşem bir birikimin ürünü olan eserlerin yeni nesillere tanıtılması için çaba harcayan herkesi tebrik etti.
Erdoğan, “Bizim medeniyetimiz, bilgiye, öğrenmeye, dolayısıyla kitaba, kütüphaneye çok önem veren, bunları el üstünde tutan bir medeniyettir. Daha açık bir ifadeyle İslam medeniyeti, bir ilim, irfan ve kitap medeniyetidir. Burada inancının temelinde ‘Oku’ emri bulunan, Peygamber Efendimizin beşikten mezara kadar ilim öğrenmeyi tavsiye ettiği bir medeniyetten söz ediyoruz. Kağıdı bulan Çinliler olabilir ama onu hakkıyla kullanan ve daha sonra batıya ve diğer bölgelere ulaştıran bizim ecdadımızdır” diye konuştu.
Sadece kitabın kendisine değil, kitabı oluşturan harflerden kelimelere, bunları yazan özellikle kaleme, mürekkebe kadar her şeye değer verildiğini, ihtimam gösterildiğini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
“Hattatlık, nakkaşlık, bizim kültürümüzde çok önemli, aslında çok çok prestijli bir meslektir. İlk kütüphaneler mescitlerde açılmıştır. Ardından evlerde, eğitim kurumlarında yaygınlaşarak devam etmiştir. Abbasi döneminin Bağdatında 36 kütüphane bulunduğu ifade edilir. Maalesef bu kütüphanelerin hepsi de malum Hülagü’nün başında olduğu Moğol orduları tarafından yakıldı, yıkıldı, yok edildi. Buna karşılık bir başka Moğol hükümdarı Timur, ele geçirdiği şehirlerdeki kitapları toplayıp kendi başkentine götürdü. Benzer bir gelişme Endülüs’te yaşandı. Burada ortaya çıkan büyük medeniyette kitabın, kütüphanelerin önemli bir yeri vardı. Bu nadide eserler de maalesef İspanyol kardinalinin emriyle Gırnata Meydanı’nda toplanıp ateşe verildi, yok edildi. Gırnata’da tam 1 milyon eserin yakıldığı rivayet edilir. Bugün için bile çok büyük bir rakam olan bu eserlerin her birinin kalplerden, zihinlerden süzülüp gelen, göz nuru, el mahareti olduğunu düşündüğümüzde, yaşanan vahşeti daha iyi anlayabiliriz. Bugün de Suriye’de, Irak’ta faaliyet gösteren bir terör örgütü, DAİŞ aynı yöntemi izliyor, medeniyetimizde, kültürümüzde, köklerimizde ne varsa yok etmeye çalışıyor.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçenlerde bir Iraklı dostunun “Maalesef Musul’daki o canım kütüphanelerimizi yaktılar, yıktılar. Aynı şekilde camilerimiz, türbelerimiz, bunlar yakılıyor, bombalanıyor, yıkılıyor” dediğini aktararak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Musul’da içinde 8 bin nadide eserin bulunduğu böyle bir kütüphane böyle bir örgüt tarafından maalesef yakıldı. Daha önce Timbuktu’da benzer bir hadise yaşandı. Medeniyetimiz geçmişten beri yaşadığı tüm bu kültür katliamlarına, soykırım girişimlerine, aldığı yaralara rağmen varlığını sürdürmeyi başardı, inşallah başaracak. Gırnata’da 1 milyon kitabı yakan Avrupa, rönesansını o kitapların külleri değil, birikimleri üzerinde inşa etti. İnşallah Suriye’de, Irak’ta ve medeniyet coğrafyamızın her köşesinde yakılsa da yıkılsa da mahzun bir şekilde tozlu raflarda kendi haline bırakılmış olsa da yine bu kitapların, bu birikimin üzerinde gelişimimizi, inkişafımızı gerçekleştireceğiz.”
Erdoğan, açılışı yapılan sergideki eserlerin bu inkişafın habercisi olarak değerlendirdiğini ifade ederek, bu eserlerin sadece sanat değerleriyle değil aynı zamanda temsil ettikleri medeniyet değerleriyle de gelecek için umut verdiğini, ilham kaynağı olmayı sürdürdüğünü kaydetti.
Bir fermanın sadece resmi bir belge, bir hattın sadece güzel yazı olmadığını dile getiren Erdoğan, bir hattın, el yazmasının orijinal bir eser anlamına da gelmeyeceğini anlattı. Bunların her birinin maziden atiye giden bir medeniyet serüveninin aynı zamanda ayak izleri ve kültür kubbesinin adeta tuğlaları olduğunu vurgulayan Erdoğan, Mehmet Çebi başta olmak üzere serginin düzenlenmesinde emeği geçenlere tebrik etti.
5 milyon kitaplık kütüphane
Erdoğan, bu eserleri medeniyete, kültüre, kendilerine ve gelecek nesillere kazandıranları rahmetle ve minnetle yad ettiğini belirterek, şöyle devam etti:
“Adı Büyük Çamlıca Camisi olmayacak ama Büyük Çamlıca’da inşa edilmekte olan caminin altında dev bir İslam eserleri müzesini kuruyoruz. Ona göre projelendirme yapıldı. İstanbul’daki bu açığı bu şekilde inşallah bu vesileyle kapatmış olacağız. Buraların özellikle bu eserlerle bir çekim alanı haline gelmesinin gereğine inanıyorum. Dünyaya bakıyoruz. Öyle ülkeler var ki 50, 100, 150, hatta 300 milyon çeşit kitap olan kütüphaneler var. Şu anda bizde aldığım bilgilere göre herhalde en büyük kütüphane Ankara’daki Milli Kütüphane’yi söylüyorlar, 1,5 milyon. Daha büyüğü yok. İnşallah şimdi Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde, bu da tabii büyük değil daha büyüğünü de inşallah yapacağız, orada bir, 5 milyon çeşit kitabı olan bir kütüphaneyi şu anda projelendirmesini bitirdik, inşallah onun inşasına başlayacağız. Bu vesileyle 24 saat insanına, halkına açık bu tür kütüphaneleri inşa etmek suretiyle kitaba olan sevginin, ilginin başarılabilmesi, bu zemini hazırlama görevini devlet olarak bizim yerine getirmemizin gereğine inanıyorum. Bu zemini hazırlayacağız ki ‘Gençliğimize, nesillerimize karşı görevimizi yaptık veya yapmaya gayret ettik’ diyebilelim.”
Erdoğan, serginin bir milat olması temennisinde bulunarak sözlerini tamamladı.
Konuşmaların ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bir Hilye-i Şerif sunuldu.
Erdoğan, açılışını gerçekleştirdiği ve 29 Mart’a kadar sürecek serginin yeni bir dönemin başlangıcına vesile olmasını temenni etti. Erdoğan, daha sonra sergiyi gezdi ve eserlere ilişkin bilgi aldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, serginin açılışının ardından Tophane-i Amire’nin yanındaki Tophane Tayfun Spor Kulübü’nü ziyaret etti.
İslam medeniyeti asırlara meydan okuyor
İslam Kültür ve Sanat Platformu tarafından Doğuş Grubu’nun katkıları, İstanbul Sanat Müzesi Vakfı ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nin desteğiyle düzenlenen serginin küratörlüğünü, Mehmet Çebi üstlendi.
Tophane-i Amire’deki açılışta konuşan İslam Kültür ve Sanat Platformu Genel Sekreteri Abdülkadir Özkan, kelam ve kalemin İslam medeniyeti için önemli iki unsur olduğunu söyledi.
Serginin, Türk İslam medeniyetinin önemli eserlerinden oluştuğunu dile getiren Özkan, sergide, yüzyıllık mushaflar, önemli hattatların elinden çıkan nadide eserler, Osmanlı fermanlarının yer aldığını belirtti.
İslam medeniyetinin, asırlara meydan okuyan bir medeniyet olduğunu vurgulayan Özkan, “Hayatın içinde olan bir dinimiz var. Medeniyetimizi, kültürden, sanattan bağımsız anlamak mümkün değildir. Son yıllarda siyasi gerilim ve çatışmayla anılan dinimizin, kültür, sanat ve estetikle anılması için çalışıyoruz. 4 yıldır yaptığımız faaliyetlerle bu alanda farkındalık oluşturmaya çalışıyoruz” diye konuştu.
Özkan, bilimsel temele dayalı, seçilmiş öğrencilerden oluşan sanat liselerine ihtiyaç olduğunu anlatarak, “Bu alana yönelik, içinde müzesi ve eğitim kurumu olan külliye yapmak istiyoruz” bilgisini verdi.
Serginin açılışına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yanı sıra Doğuş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ferit Şahenk, koleksiyoner Mehmet Çebi, İstanbul Valisi Vasip Şahin, Emniyet Müdürü Selami Altnok, Murat Bardakçı, Erhan Afyoncu da katıldı.
Sergi hakkında
Sergide, yüzlerce yıllık Kur’an-ı Kerimler, Delail-i Hayrat, fermanlar, hat levhalar, yeni ve eski yazmalarından oluşan 99 eser yer alıyor.
Sergi kapsamında, 9, 16 ve 19. yüzyıllara ait Keşmir, İran, Safevi, Kacar, Endülüs, Osmanlı menşeli el yazması Kur’an-ı Kerimler ve 19. yüzyıl Osmanlı fermanları, Hilye-i Şerifler ilk kez gün yüzüne çıktı. Sergide ayrıca, 16. yüzyıla ait Nesih yazı çeşidiyle yazılmış Kur’an-ı Kerim, Hattat Visal-i Şirazi’nin 19. yüzyılda kelame aldığı Kur’an-ı Kerim ile Hattat Muhammed Tahir’in aynı asırda yazdığı Meşk Murakka gibi eserler görülebilecek. Bunun yanı sıra 1300’lerden günümüze kalan Mehmed Aziz Rıfai, Ahmet Faris Rızk, Aydın Kızılyar, Hafız Osman Rüşdi, Hattat Ahmet Sa’di gibi sanatkarların Hilye-i Şerifleri de sergileniyor.
İçerik, tasarım ve görünüşleriyle Osmanlı sanat zevkinin vardığı noktayı sanatseverlere gösteren fermanlar arasında, Kilitbahir’in darı ihtiyacının kimlerden ve ne zaman temin edildiğinin tespit edilip, defterin acilen gönderilmesini içeren Kanun Sultan Süleyman’ın fermanı ile 2. Abdülhamid’in Hariciye Nezareti Muhasebe Kalem Müdürü Haçik Efendi’ye yazdığı ve hizmetlerinden dolayı rütbesinin 1324 tarihinden itibaren artırılacağını bildiren ferman dikkati çekiyor.
Sergide ayrıca 4. Mehmed, 2. Ahmed, 2. Mustafa, 3. Ahmed, 3. Osman, 3. Mustafa, Abdülmecid ve 1. Abdülhamid’in feraşet fermanları, 3. Selim’in 6 ve 4. Mustafa’nın 3 fermanı, 2. Mahmud’un bir feraşet ile 4 fermanı, 2. Abdülhamid ve Mehmed Reşad’ın fermanları yer alıyor.
Osmanlı’nın özel ilgi gösterdiği, dönemin padişahlarınca övülen hattatların eserleri incelenirken, sülük ve nesih yazı çeşitleri de görülebilecek.
“Kelam’dan Kalem’e Büyük Buluşma” sergisi, 29 Mart’a kadar ziyaret edilebilecek.
AA | ISTANBUL