Yazilar

<< Terug naar home | Genel

Posted by Gazeteci
Apr 29, 2021

Siyaset ve medyadaki ayrılıkçı söylemler İslamofobi’yi körüklüyor

Hakaret ve tehdit içerikli mektup alan Uluslararası Adalet, Eşitlik ve Barış Konseyi Genel Başkanı Gedikoğlu, “Bu mektubun, Fransa’nın değişik yerlerinde camilere, derneklere, kurumlara, yapılan saldırıların bir uzantısı olduğunu düşünüyorum.” dedi.

Fransa’da göçmen kökenli vatandaşların demokratik katılımı, eşit hakları ve temsili, ırkçılık ve İslamofobi gibi alanlarda faaliyet yürüten Uluslararası Adalet, Eşitlik ve Barış Konseyi (COJEP) Genel Başkanı Ali Gedikoğlu, maruz kaldığı İslamofobik ve ırkçı tehditlerin son dönemdeki siyaset ve medya söyleminin bir sonucu olduğunu belirterek “Siyaset ve medyanın dili, İslamofobik nefreti körüklüyor.” dedi.

Strazburg merkezli ve Avrupa’da BM’ye akredite tek Türk sivil toplum kuruluşu olan COJEP’in Genel Başkanı Gedikoğlu AA muhabirine yaptığı açıklamada, iki gün önce posta kutusunda kendisine ve Müslümanlara yönelik hakaret ve tehditler içeren bir mektup bulduğunu söyledi.

Gedikoğlu, mektupta Google çevirisiyle yazılmış Türkçe hakaretler ile tehditler ve resimlerle yapılan çirkin yakıştırmalar bulunduğunu, açık ırkçı içeriğine rağmen mektubun bir Türk tarafından yazılmış gibi lanse edilmeye çalışıldığını ifade etti.

Mektup, ramazanın ilk günü gönderildi

Mektubun postane yoluyla, ramazanın başladığı gün gönderilmesini de sembolik anlamda önemli ve rahatsız edici bulan Gedikoğlu, mektupla ilgili Strazburg emniyetine suç duyurusunda bulunduklarını söyledi.

Gedikoğlu, çalışmalarının ırkçıları rahatsız ettiğinin anlaşıldığını belirterek “Bu mektubun, Fransa’nın değişik yerlerinde camilere, derneklere, kurumlara, yapılan saldırıların bir uzantısı olduğunu düşünüyorum. Irkçı ve İslamofobik bir saldırı olarak görüyorum.” diye konuştu.

Fransa’da 1985’ten beri dernek faaliyetleri yürüttüğünü ve 1985-1999 yıllarında Fransa’da Milli Görüş teşkilatının gençlik kolları başkanlığını yaptığını kaydeden Gedikoğlu,1998’den itibaren de COJEP’İ bağımsız bir dernek olarak kurduklarını anlattı.

Karalama kampanyası sonrası COJEP, yerel faaliyetlerini askıya aldı

Ali Gedikoğlu, “COJEP’i, artık geri dönmeyeceğiz, göçmen değiliz, yerleşik hayatın bir parçasıyız dediğimizde, buradaki geleceğimiz varlığımızla ilgili kaygılarımızı gidermek için kurduk. Derneğimiz göçmen kökenli Fransa vatandaşlarının demokratik katılımı, eşit hakları, temsili, ırkçılık, ayrımcılık, İslamofobi, göç, göçmenlik gibi konularla ilgili çalışmalarda bulunuyor.” ifadelerini kullandı.

Son 20 yıldır yerel, ulusal ve uluslararası seviyede yüzlerce faaliyetler yürüttüklerini ancak son dönemde Fransa’da medya üzerinden COJEP’e karşı yürütülen ağır bir karalama kampanyasına maruz kaldıkları için Kasım 2020’de yerel çalışmaları durduklarını dile getiren Gedikoğlu, şunları kaydetti:

“Karalama kampanyası, sahadaki arkadaşlarımızı ciddi şekilde zora soktu. Derneklerimizin bulunduğu şehirdeki kurumlarla, sivil toplum örgütleriyle iş birliği yapma şansını elinden aldı. Lyon kentinde geçmiş senelerde Engelliler Forumu’nu beraber düzenlediğimiz partner derneklere 1 yıl sonra şehirde salon vermediler. Gerekçe de bizimle forum yapmalarıydı. Buna benzer çok sayıda olay yaşandı.”

Gedikoğlu, bu noktada COJEP’in yerel faaliyetlerini dondurma kararı aldıklarını, COJEP International bünyesindeki çalışmaları ise sürdürdüklerini aktardı.

“Biz de bu ülkenin ekonomisinden, kalkınmasından sorumluyuz”

Fransa’da Türk ya da göçmen kökenli vatandaşlar olarak yaşadıkları, vatandaşı oldukları ülkede eşit ve adil temsil istediklerini vurgulayan Gedikoğlu, “Biz de bu ülkenin ekonomisinden, kalkınmasından, güvenliğinden sorumluyuz ve sorumluluklarımız yerine getirmeye çalışıyoruz. Dolayısıyla Fransa kanunlarına göre, hepimiz bu ülkenin yerel ve bölgesel yönetimlerinde eşit şekilde temsil edilmeliyiz.” dedi.

Gedikoğlu, diğer derneklere kurumlara verilen haklardan göçmen kökenli derneklerin de sosyal kültürel faaliyetlerinde eşit bir şekilde yararlanması gerektiğinin altını çizerek “Bunlar, son dönemde özellikle Müslümanları hedef alan ‘ayrılıkçılık yasası’nda (Cumhuriyet Değerlerine Saygıyı Güçlendiren Prensipler) bahsedildiği gibi ayrılıkçı bir talep değildir. Bunlar demokratik, meşru ve yerinde taleplerdir, Avrupa Konseyi, Avrupa Parlamentosu, Birleşmiş Milletler ve uluslararası sözleşmelerce garanti altına alınmışlardır. ” değerlendirmesinde bulundu.

“Şu anki Fransa yönetimi, Müslümanları bahane ederek, Müslümanların varlığını gerekçe göstererek ülke demokrasisine, Fransa’daki insan haklarına çok ağır yaralar açıyor.” diyen Gedikoğlu, neredeyse 20 yıldır Fransa’daki göçmen toplulukların siyasal katılımını, temsilini artırmak için demokrasi törenleri yurttaşlık kampanyaları, yurttaşlık kongreleri, demokrasi şölenleri gibi çok sayıda etkinlik düzenlediklerini anlattı.

“Türk toplumu ne talep ediyor ki ayrılıkçı oluyor?”

Ali Gedikoğlu şunları anlattı:

“Bu kadar teşvike rağmen göçmen toplulukların siyasete ilgi ve katılımları o kadar düşük ki. Bu kadar az talepleri olan bir topluluktan nasıl ‘Müslüman ayrılıkçı’ çıkarıyorsunuz, şaşırıyorum. Biz insanları evlerinden çıkaralım, sandıklara götürelim ki taleplerini haklarını bildirsinler diye demokratik bilinç kazandırmaya çalışıyoruz ama bakıyoruz insanların bu ülkeden talebi yok. İşine aşına gidiyor. Camiye namazına gidiyor, 60 yıldır bu ülkeden bir talebi olmamış. Bu tür Müslümanlardan nasıl ayrılıkçı çıkarıyorsunuz? İnsan şaşkına dönüyor. Ne talep ediyor ki ayrılıkçı oluyor?”

“Ayrılıkçılık, imamlar şartnamesi ya da konseyi” gibi medyada dillendirilen söylemlerin, ırkçı ve İslamofobik saldırıları beslediğine dikkati çeken Gedikoğlu, “Mektubun son dönemde siyasilerin ve medyanın söylemlerinden etkilenilerek yazıldığı çok net anlaşılıyor. Siyasetin ve medyanın dili ne yazık ki İslamofobik nefreti körüklemektedir.” dedi.

COJEP Başkanı Gedikoğlu, Fransa’nın demokrasi ve uluslararası imajı açısından bu yanlıştan dönmesi gerektiğine işaret ederek, “Biz Fransa’nın yurttaşları ve vatandaşlarıyız. Kendi vatandaşları ve yurttaşları arasında hiçbir ayrımcılık yapmadan, ötekileştirmeden, uygun bir dil ve metot geliştirerek barışmanın kucaklaşmanın yolunu aramalıdır.” değerlendirmesinde bulundu.

Apr 29, 2021
blog comments powered by Disqus
Loading posts...