Posted by Gazeteci
Mar 06, 2015
‘Türk Diasporası’ toplantısı | Prof. Dr. Önder Kutlu
Diaspora kavramı tarihsel olarak bize iyi şeyler çağrıştırmasa da aslında dünyada yaygın bir şekilde kullanılan ve anlam yüklü bir terim. ‘Anavatanından uzakta yaşayan, o vatandan duygusal ve maddi anlamda kopamayan, oraya aidiyet hissi duyan insan topluluğu’ demek. En güçlü diasporalar Yahudi, Hint ve Çin diasporaları.
Türkiye son yıllarda bu kavramı kullanmaya başladı. Bununla ilgili Başbakanlık Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığında bir daire de kuruldu. Daire yurtdışında veya yurtiçinde bulunan, Türkiye’ye bir şekilde aidiyet hissi duyan yaklaşık 6 milyon insanı hedef kitle olarak belirlemiş durumda.
Anavatan diaspora için belli şeyler yapabilir. Diaspora da anavatan için belli şeyler yapabilir. Karşılıklı mükellefiyetler ve görevler söz konusu olabilir. Yapılacak şeyler biliniyor aslında. Konuyu gündemimize almamız oldukça yeni. Uzun yıllar bu kesimi, anavatana aidiyet hissiyle bağlı insanımızı ihmal ettik. Onlardan yararlanma yoluna gitmedik. Onları yararlandırmaya da çalışmadık.
Ama bölgesel bir güç olmuşsanız, küresele doğru gücünüzü artırma derdindeyseniz diasporayı ihmal edemezsiniz. Sizi seven, size ait insan kitlelerini yüzüstü bırakamazsınız. Başka milletlere, başka topluluklara kendinizi anlatıncaya kadar, diasporanıza sahip çıkın. Onların dertleriyle ilgilenin, yeter.
Daha önce ilan ettiğimiz gibi, geçtiğimiz Çarşamba günü Necmettin Erbakan Üniversitesi Köyceğiz Kampüsünde ‘Türk Diasporası Konya’nın Bölgesel Kalkınmasında Ne Yapabilir?’ başlıklı bir toplantı düzenlendi. Organizasyon N.Ü. Erol Güngör Türk Diaporası Araştırma ve Uygulama Merkezi ile Hollanda Türkevi Araştırmalar Merkezi ve MADE adlı Hollanda merkezli örgüt tarafından üstlenildi. Hollanda ve Türkiye’den yüzlerce katılımcı programı takip etti. Toplantıda hem şimdiye kadar Türk diasporasının Konya için neler yaptıkları hem de bundan sonraki dönemde neler yapabilecekleri tartışıldı. Toplantıya olan yoğun ilgi konunun yeni olmasından ve katılımcıların profillerinin yüksek olmasından kaynaklandı. Yeni olması, meselenin önemini yeni kavramamızdan. Yüzyıllardır bu kavram kullanılıyor. Tartışılıyor. Biz yeni keşfediyoruz.
Katılımcılar Konya, Ankara ve Hollanda’dan. Hollanda’dan toplantıya hem Hollanda Türk diasporasının önemli temsilcilerinden, STK’larından, medyasından ve Hollanda hükümeti nezdinde görevli Hollandalılardan oluşuyor. Türk diasporası denildiği zaman illa da etnik anlamda Türklerden oluşmak zorunda değil. Anavatana, bu topraklara aidiyet duygusuyla bağlı olan herkes bu kapsamda değerlendirilir. Türk, Kürt, Arap, Acem, Hollandalı olmasının bir önemi yok. Hatta Türkiye’de şu veya bu şekilde bulunan ve bu topraklara ve topluma sadakati oluşan yabancılar, başka ülke vatandaşları da Türk diasporası içinde değerlendirilirler.
Alternatifi azınlık kavramıdır. Bu terim de hukuki anlamda içi dolu bir kavramdır. Azınlıklara belli haklar verilmesi uluslararası hukukun emredici bir hükmüdür. Ama azınlık, zavallılığı, güçsüzlüğü yansıtır. Diaspora ise hak talep eden, güçlü bir topluluğu anlatır. Dispora konunun içe dönük kısmını, yani içinde yaşanan toplumun menfaatlerini dışarıya karşı savunan fertleri gösterir. O nedenle dışarıya karşı kullanılan bir kavramdır.
Mezkur toplantıda şahsımın yanında, Hollanda Türkevi Araştırmalar Merkezi Müdürü Drs. Veyis Güngör, Türk – Hollanda Dostluk Derneği Başkanı Ali İhsan Ünal, Konya STK’ları İcra Heyeti Başkanı Latif Selvi, Doç. Dr. Metin Aksoy gibi çok değerli uzman ve uygulayıcılar konuştular. Toplantılarla ilgili altı çizilmesi gereken husus konunun bundan sonra daha fazla tartışılacağıdır. Bu toplantının bu kadar ilgi çekmesi henüz kavramın yerleşme ve tartışılma döneminde bu denli olumlu tepkiler verilmesi Türklerin diasporayı çok sevdiklerinin göstergeleridir.
Millet olarak en fazla ihmal ettiğimiz bir alanda çalışmalar yürütülecek. Kendimizi tanıma ve tanıtma, kendimiz için bir şeyler yapma ve kendimize daha fazla vakit ayırma imkânı vereceği için önemli.
Gördük ki Hollanda Türk diasporası boş durmuyor. Türkiye ve Konya için çok önemli girişimleri olmuş. Mesnevinin Hollandacaya tercümesinden tutun da Akşehir’de engellilere yüzlerce akülü araba dağıtılmasına kadar pek çok hayırlı işe aracılık etmişler.
Bunun yanında şehirde de bu konuda belli bir bilinç seviyesi olduğunu da ifade etmemiz gerekiyor. Konya STK’ları konuya eğiliyorlar. Belki Avrupa Birliği ülkeleri ihmal edilse bile en azından Balkanlara gidildiğini, oralarla ilgili belli girişimlerin bulunduğunu anlıyoruz. Bu da bizi mutlu ediyor.
Bundan sonraki dönemde daha organize bir biçimde ve daha fazla ne yapılabilir sorularına ağırlık vermemiz gerektiğini ifade etmeliyiz. Ne yapabiliriz? Ne yapmalıyız?
Önümüzde bize yönelmiş, bizi anlayan ve bizi anlatmak isteyen milyonlarca insan var. Onların vereceği etkiyi bizim Türkiye’den hele devlet eliyle vermemiz mümkün değil. Yapmaya kalksak belki Türkiye bütçesi kadar mali kaynağa ihtiyacımız olacak.
Nasrettin Hocamızın deyimiyle ‘un var, yağ var, şeker var ama helva yapmıyoruz’. Elimizde muazzam bir kaynak var. Geçtiğimiz hafta sizlerle paylaştığımız Avrupa ile ilgili yazımızda da ifade ettiğimiz gibi, Avrupa’lı faşistler bu insanları oradan atmak, Türkiye’ye göndermek istiyorlar. Biz onlara ne kadar fazla sahip çıkar, arkalarında durur, onlarla ilişkiye geçersek onlar orada o kadar güçlü bir şekilde durabilirler. Biz yüzyıllardır Avrupa’dayız, Avrupalıyız.
En büyük sorumluluk yerel düzeyde gene belediyelere düşüyor. Tabii ki diğer kurumlar, mesela Üniversiteler, odalar, STK’lar da oralara yönelecekler ama koordinasyon görevi Büyükşehirde olmalı. O nedenle BŞB Dış İlişkiler Dairesi boş işleri bırakıp, buralara yönelse iyi olur.
Buna gerçekten ihtiyaç var.
Prof. Dr. Önder Kutlu